- Katılım
- 15 Hzr 2024
- Mesajlar
- 80
Darbeci mantığa karşı sivil düşüncenin tarih boyunca en etkili direnişi sergilediği Türkiye Cumhuriyetini doğuran Osmanlı İmparatorluğu da askeri darbelerden çok çekmiş. İşte OsmanlInın başına dert olan darbeler:
Cumhuriyet döneminde demokrasinin işleyişi sık sık darbelerle kesildi. Son yıllara kadar darbeciler istediklerini alan taraf olarak dikkat çekti. Türkiyede sivil irade tarihi boyunca ilk kez bu kadar dirençli olmayı başarırken, darbe mantığının sadece Cumhuriyet devrinin değil, saltanat yıllarının da belası olduğu tarihcilerce dillendirilmeye ve belgelendirilmeye başlandı.
Tarihçi Erhan Afyoncu, Uğur Demir ve Ahmet Önalın yaptığı araştırmalar sonucu kaleme alınan Osmanlı İmparatorluğunda Askeri İsyanlar ve Darbeler adlı inceleme-araştırma Yeditepe Yayınlarınca sadeleştirilip, düzenlenerek, okurların hizmetine sunuldu.
Eserde, Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri isyanlar ve darbelerin daha Fatih Sultan Mehmed’in ilk hükümdarlığı zamanında 1446 Buçuktepe İsyanı ile başladığı ve 1913’teki Bâbıâli baskınıyla sona erdiği belirtiliyor. Tabi sona ermesinin nedeni darbeçi mantığın bitmesi değil, miraıs yerine kurulacak olan Türkiye Cumhuriyetine devretmesi.
Osmanlı tarihinde meydana gelen isyan ve darbelerin önemli bir kısmına yer verilen çalışmada, isyan ve darbeler genel hatlarıyla kronolojik bir sıra takip edilerek anlatılıyor.
Kitapta, günlerce hatta aylarca devam eden, İstanbul halkına korkulu günler yaşatan ve günlük hayatı tamamen felç eden isyanların, devlet adamlarının cesetlerinin köpeklere yem edilmesi, sadrazamların kellelerinin alınması ve bazen de padişahların acımasızca katledilmesi gibi vahim sonuçlar doğurduğuna işaret ediliyor.
Günlerce, hatta aylarca devam eden isyanlar İstanbul halkına korkulu günler yaşatıyor, günlük hayat tamamen felç oluyordu. İsyanlar zaman zaman o kadar ileri boyutlara ulaşıyordu ki, bazen devlet adamlarının cesetleri köpeklere yem ediliyor, bazen sadrazamların kelleleri alınıyor, bazen de padişahlar acımasızca katlediliyorlardı.
II. Bâyezid, II. Osman, I. Mustafa, Sultan İbrahim, IV. Mehmed,. II. Mustafa, III. Ahmed, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid askeri bir isyan veya darbe sonucu tahtını kaybetti. Tahtını kaybeden padişahların da yarısı, II. Bâyezid, II. Osman, Sultan İbrahim, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra öldürüldü.
1623’te yeniçeriler ile ulema karşı karşıya gelmişlerdi. Fatih Camii’nde toplanan ulemanın yanına gelen yeniçeriler, bir anda kılıçlarını çekip, “işte fetva elimizde olan şu kılıçlardır” diye bağırarak saldırıya geçmişler ve ulemanın yanısıra caminin avlusunda olayları seyretmek üzere bulunanlardan ve namaza gelenlerden bazıları da öldürülmüştü. Yapılan kıyımın duyulmaması için yeniçeriler hemen o gece ölenlerin cesetlerini Fatih Camii’nin bir kuyuya doldurarak üzerlerini kapatmışlar, öldürülenlerin bazılarının cesetlerini ise lağımlara atmışlardı.
Cumhuriyet döneminde demokrasinin işleyişi sık sık darbelerle kesildi. Son yıllara kadar darbeciler istediklerini alan taraf olarak dikkat çekti. Türkiyede sivil irade tarihi boyunca ilk kez bu kadar dirençli olmayı başarırken, darbe mantığının sadece Cumhuriyet devrinin değil, saltanat yıllarının da belası olduğu tarihcilerce dillendirilmeye ve belgelendirilmeye başlandı.
Tarihçi Erhan Afyoncu, Uğur Demir ve Ahmet Önalın yaptığı araştırmalar sonucu kaleme alınan Osmanlı İmparatorluğunda Askeri İsyanlar ve Darbeler adlı inceleme-araştırma Yeditepe Yayınlarınca sadeleştirilip, düzenlenerek, okurların hizmetine sunuldu.
Eserde, Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri isyanlar ve darbelerin daha Fatih Sultan Mehmed’in ilk hükümdarlığı zamanında 1446 Buçuktepe İsyanı ile başladığı ve 1913’teki Bâbıâli baskınıyla sona erdiği belirtiliyor. Tabi sona ermesinin nedeni darbeçi mantığın bitmesi değil, miraıs yerine kurulacak olan Türkiye Cumhuriyetine devretmesi.
12 PADİŞAH İSYAN VE DARBE İLE TAHTINDAN OLDU
Neredeyse Fatih Sultan Mehmed’den sonra isyanla yüzleşmeyen Osmanlı padişahı yok gibi&. 36 Osmanlı padişahından 12’sinin isyan ve darbeyle tahtını kaybettiği gözönüne alındığında durumun vahameti daha iyi anlaşılır. Kitapta 1446 ile 1913 yılları arasında kan, gözyaşı, yağma, taht değişiklikleri ve padişahların katledilmesiyle neticelene onlarca askeri isyan ve darbenin tarihi anlatılıyor.Osmanlı tarihinde meydana gelen isyan ve darbelerin önemli bir kısmına yer verilen çalışmada, isyan ve darbeler genel hatlarıyla kronolojik bir sıra takip edilerek anlatılıyor.
Kitapta, günlerce hatta aylarca devam eden, İstanbul halkına korkulu günler yaşatan ve günlük hayatı tamamen felç eden isyanların, devlet adamlarının cesetlerinin köpeklere yem edilmesi, sadrazamların kellelerinin alınması ve bazen de padişahların acımasızca katledilmesi gibi vahim sonuçlar doğurduğuna işaret ediliyor.
Günlerce, hatta aylarca devam eden isyanlar İstanbul halkına korkulu günler yaşatıyor, günlük hayat tamamen felç oluyordu. İsyanlar zaman zaman o kadar ileri boyutlara ulaşıyordu ki, bazen devlet adamlarının cesetleri köpeklere yem ediliyor, bazen sadrazamların kelleleri alınıyor, bazen de padişahlar acımasızca katlediliyorlardı.
II. Bâyezid, II. Osman, I. Mustafa, Sultan İbrahim, IV. Mehmed,. II. Mustafa, III. Ahmed, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid askeri bir isyan veya darbe sonucu tahtını kaybetti. Tahtını kaybeden padişahların da yarısı, II. Bâyezid, II. Osman, Sultan İbrahim, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra öldürüldü.
YAVUZ’UN ÇADIRINA KURŞUN ATTILAR
Askerin isyan etmediği padişah yok gibiydi; İlk isyan Fatih zamanında meydana gelmiş, yeniçeriler Yavuz Sultan Selim’in çadırına kurşun atmış, Kanuni döneminde devlet adamlarını saraylarını yağmalamışlardı.DEDEDEN TORUNA HEPSİ İSYANLA DEVRİLDİ
Sultan İbrahim 1648’de isyanla tahtını kaybetmiş ve yerine oğlu Dördüncü Mehmed geçmişti. Sultan İbrahim’in acı sonu oğlu Dördüncü Mehmed’i de bırakmamış, o da 1687’de isyan ile saltanatını kaybetmişti. İsyan ile tahttan indirilmek torun İkinci Mustafa ve onun yerine geçen kardeşi Üçüncü Ahmed’in de yakasını bırakmadı. 1695’te tahtta çıkan İkinci Mustafa, 1703’te Edirne Vak’asıyla tahttan indirilirken. Bu isyanın sonucunda tahta çıkan Üçüncü Ahmed de Patrona isyanıyla tahttan indirildi.ORDUDA BOZULAN DENGE
Osmanlı ordusunun en önemli kısmını oluşturan Kapıkulu kuvvetleri asıl olarak yeniçeri ve sipahilerden oluşuyordu. Merkezde etkili olan bu iki askerî grubun birbirleriyle olan ilişkileri devletin tarihi seyrini, hem de tepedeki hizipler arasındaki güç mücadelesini yansıtır. Osmanlı devlet adamlarının yanlış politikaları sonucu ordu içerisindeki denge bozulmuş ve yeniçeriler devletin başına dert olmuşlardı.ULEMANIN CESETLERİNİ LAĞIMA ATTILAR
1623’te yeniçeriler ile ulema karşı karşıya gelmişlerdi. Fatih Camii’nde toplanan ulemanın yanına gelen yeniçeriler, bir anda kılıçlarını çekip, “işte fetva elimizde olan şu kılıçlardır” diye bağırarak saldırıya geçmişler ve ulemanın yanısıra caminin avlusunda olayları seyretmek üzere bulunanlardan ve namaza gelenlerden bazıları da öldürülmüştü. Yapılan kıyımın duyulmaması için yeniçeriler hemen o gece ölenlerin cesetlerini Fatih Camii’nin bir kuyuya doldurarak üzerlerini kapatmışlar, öldürülenlerin bazılarının cesetlerini ise lağımlara atmışlardı.
Son düzenleme: